Wednesday, June 29, 2011

Çeviri fındık fıstık değildir!


Yine Koridor yayınları, yine bir polisiye

Önce İngilizce orijinalini verelim:

The eponymous nut tree, along with the region's prosperity, was long gone.

Bu da Türkçe çevirisi:

Bölgeye adını veren fındık ağaçları, bölgedeki zenginlikle birlikte yok olup gitmişlerdi

Sanki pek bir problem yok gibi duruyor değil mi? Tekil olan ağacı çoğula çevirmek dışında bir kusur yok. Onu da artistik bir tercih olarak kabullenebiliriz. Nut da hem ceviz, fındık, fıstık gibi kabuklu yemişlerin genel adı hem de açıkça başka bir yemişten bahsettiğimiz belli değilse fındık yani hazelnut yerine kullanılıyor. Biraz daha açalım: Eğer hangi yemişten bahsettiğimiz çok bariz şekilde belliyse, örneğin tek bir tabağın içinde ceviz varsa ve başka çerez yoksa pass me those nuts diyebiliriz. Ya da mesela karışık çerez tabağının içeriğinden nuts diye bahsedebiliriz. Eğer hiçbir ön bilgi yoksa nut deyince ya jenerik bir yemişten ya da fındıktan bahsettiğimizi varsayabiliriz. O halde bu yazıya konu olacak bir çeviri problemi yok diyebiliriz. Taa ki ismini fındık ağaçlarından alan bölgenin adını öğrenene kadar!

Yukarıda alıntıladığım cümleye kadar dört beş ayrı yerde bu bölgenin adı anılıyor. Kahramanımızın yaşadığı sakin banliyö yerleşimi, Walnut Crossing yöresinde yer alıyor. Yani Ceviz Kavşağı’nda oturuyor kahramanımız.

Ceviz kavşağına adını veren fındık ağaçları!

Bir de üstüne üstlük bu fındık ağaçları fındığın pek bulunmadığı bir bölgede, Amerika’nın en soğuk yerlerinden olan Kuzey Doğusunda kavşaklara isim veriyorlar. Amerikada fındık üretimi var, ama Pasifik kıyısındaki eyaletler (özellikle Oregon) ile sınırlı. Kuzey Doğu biraz fazla soğuk geliyor.

Bu önceki yazımda bahsettiğim kadar hikayenin bütünlüğüne kasteden bir hata değil belki ama çevirmenin (ve editörün) özensizliğine, dile ve çevirdiği eserin içinden çıktığı kültür ve coğrafyaya yabancılığına sadece tek bir cümleyle mükemmel bir örnek teşkil ediyor.

No comments:

Post a Comment