Wednesday, June 22, 2011

İki harf, bir kısaltma, ve orantısız anlam kaybı

Bu yazımda sadece iki harften oluşan bir kısaltmanın yanlış çevrilmesinin koca bir hikayenin atmosferini nasıl etkileyebileceğinden bahsedeceğim. Konu mankenimiz ise künyesi aşağıda verilen polisiye.




Kitap: Aklından Bir Sayı Tut
Yazar: John Verdon
Çevirmen: Cemile Özyakan
Yayınevi: Koridor

Kısaca kitabımızdan bahsedelim. (Kitabı okumaya niyeti olanlar için aşağıdaki yazı ufak tefek spoilerlar içerebilir ama hikayenin düğüm noktalarıyla alakalı bir ipucu yok, merak etmeyin) Aklından Bir Sayı Tut (Think of a Number) kaba hatlarıyla benzerleri nden fazlaca bir üstünlüğü ya da zayıflığı olmayan bir polisiye. Bir seri katili ve peşindekileri konu ediniyor. Benzerlerinin kurgu yapısını paylaşıyor, ufak tefek keşiflerle anlatımına ilginçlik katmaya çalışıyor. Asıl marifeti esrar örgüsünde değil, yani asıl merak ettiğimiz katilin kim olduğundan ziyade zamanla etkileyiciliği artan cinayetleri. Tipik bir gereğinden akıllı, gereğinden rahatsız, gereğinden detaycı bir sosyopatla karşı karşıyayız anlayacağınız. Baş kahramanımız ise evliliği sorunlarla sarsılan yeni emekli New York Polis Departmanı'ndan emekli detektif Dave Gurney. Emeklilik hobisi seri katil fotoğraflarını photosoplayarak içlerindeki katili daha belirginleştirip “sanat eseri” haline getirmek.

Bundan sonrasını okuyucumuza bırakalım ve çeviriyle ilgili derdimize gelelim. 173. sayfadayız. Kahramanımız Dave Gurney polis merkezinde bir toplantıya katılacaktır. Problemli zenginler ve ünlüler için bir çeşit rehabilitasyon merkezi işleten ve aynı zamanda yazar olan eski okul arkadaşı öldürülmüş, öldürülmeden önce Gurney'den yardım istemiştir. Bu yüzden, belki tecrübesi ve maktule olan yakınlığı ile bir faydası dokunur diye soruşturmadan sorumlu polis şefi Gurney'in de toplantıda bulunmasını ister. Toplantıya katılanlar sadece polis şefi ve Gurney değildir. Odaya giren üç kişiden birisi bize sayfa 173te şöyle tanıtılıyor:

Ordu departmanından Sheridan Kline”. diye fısıldadı. “Yönetici Kline olmak istiyor.”

Bu tanıtımdan ne anlıyoruz? Bu cinayetle ilgilenmek üzere ordu mensubu birisi görevlendirilmiştir, bu işinin adı Sheridan Kline'dır ve Kline yönetici olmak istemektedir.

Acaba ordunun böyle bir cinayetle ne ilgisi olabilir? Yoksa askeri sırlara vakıf bir kişi midir maktul? Tahminimizden çok daha derinlere, Amerikan askeri-sanayi kompleksine doğru mu akacaktır hikaye? Başkanlara suikastlar düzenlenecek, derin devletin çivisi çıkacak, sıradan bir polisiye olarak başlayan öykü koca bir komplo teorisine mi dönecektir? Sahi, sayın ordu mensubumuz Sheridan Kline kimi ya da neyi yönetmek istemektedir?

Ortada hikayenin gidişine ait değilmiş gibi gözüken bir şeyler var. Hem sonra ordu departmanı da garip bir tabir değil mi?

Bir de kitabın asıl dilinde aynı ifadenin nasıl geçtiğine bakalım:

"DA Sheridan Kline," said the whisper. "Wants to be Governor Kline."

Anlıyoruz ki çevirmene ordu departmanı ifadesini çağrıştıran kısaltma DA'dir. Yönetici ise governor.

Aslında iki çeviri de tamamen yanlış değil. Kısaltmalar listelerinde ( örneğin: http://www.abbreviations.com/DA) DA için verilen açılımlardan birisi de Department of Army'dir. Yani Kara Kuvvetleri Komutanlığı (ya da bakanlığı). Ama aynı kısaltmanın bir başka, ve çok daha sıklıkla kullanılan açılımı ise District Attorney, ya da District Attorney's Office. Hemen hemen, bölge başsavcısı, bölge başsavcılığı demek. Bir cinayet soruşturmasından bahsettiğimize göre sanırım Sheridan Kline'ın bölge başsavcısı olma ihtimali daha kuvvetlidir.

Aslında durumdan çıakrım yapmaya hiç gerek yok. Ortada bir de dilbilgisi hatası var. DA kısaltması Department of the Army haliyle kullanıldıysa bir kişiye sıfat oalrak eklenemez. DA Sheridan Kline, Ordu Departmanı (Kara Kuvvetleri Komutanlığı) Sheridan Kline olur ki tamamen anlamsızdır. Oysa DA Sheridan Kline, District Attorney Sheridan Kline yani Bölge Savcısı Sheridan Kline olarak kullanıldıysa oldukça anlamlı geliyor kulağa.

Hem hikayenin durumu hem de kullanılış şekli açıkça DA= District Attorney eşleşmesini gösterirken hem dilbilgisini hiçe sayan hem de hikayeye uymayan çevirinin sebebini ben İngilizce'ye yeteri kadar hakim olmamaya ve hikayenin geçtiği kültür ve senaryoya yabancılığa bağlıyorum. Hoş, yüzeysel bir polisiye diziler tecrübesi, ara ara CNBCE dizilerini alt yazılı seyretmiş olmak, bir kaç polisiye filmi orijinal dilinde izlemiş olmak bile yeterdi DA kısaltmasını District Attorney olarak çevirmeye.

Gelelim yönetici olarak çevirilen GOVERNOR kelimesine. Burada yine çeviri yaptığı dile ve o dilin kullanıldığı kültüre yabancılığın (ve acele çevirmek zorunda olmanın) nelere sebep verdiğini görüyoruz. Governor kelimesinin anlamları arasında yönetici de var, evet. Ama açıkça bu durumda kastedilen muğlak bir yöneticilik değil, eyalet valiliği konumu olan GOVERNOR. Yoksa odaya giren adamı tanıtırken muğlak bir ihtiras olarak idareci olmak istediğinden bahsetmenin ne anlamı var? Oysa ileride eyalet valisi olmak isteyen bölge başsavcısı çok daha makul değil mi?

Diyebilirsiniz ki, evet bu bariz bir çeviri hatasıdır ama üzerinde durmaya değer mi? Bir satırdaki ufak bir karışıklık olarak kalmaz mı?

Kalmaz. Bu bir satırda verilen bilgi potansiyel olarak Sheridan Kline karakterinden neler bekleyebileceğimiz hakkında ciddi bir uyarıdır. Şöyle ki:

Amerika Birleşik Devletleri'nde eyalet valileri seçimle iş başına gelirler. Valilik makamı senato ya da başkanlık seçimleri için bir egzersiz makamı olarak görülür. Valiler (ki burada New York eyaleti gibi en prestijli valilik makamlarından birinden söz ediliyor) sadece koca bir eyaletin en yüksek mülki amiri olmakla kalmazlar aynı zamanda politikada daha fazla yükselmek için de önleri açılır. Çekişmeli seçimler ile iş başına gelirler. Vali olmak için kabul gören özgeçmişler arasında bölge savcılığı da vardır. Başarılı, yüksek profilli davaları çözmüş baş savcılar seçimlerde bir adım öne geçebilirler.

İşte böyle bir durumda, valilik emelleri olan bir başsavcının davayı yerinden takip etmesi bize karakter hakkında çok şey anlatır ve ima eder

a) Kline ihtiraslı ve yükselme emelleri olan bir hukuk adamıdır.

b) Bu davayı yakından takip etmesi, bu davanın yüksek profilli, kamuoyunda ilgi çekecek bir dava olacağına inandığını gösterir.

c)Bu davayı ileride valilik seçimlerinde bir başarı öyküsü olarak anlatmak isteyecektir, o yüzden başarılı olmak için çok çalışacak, belki ortalığı karıştıracak, el altından işler görecektir

d)Kimbilir, belki de kendini daha iyi gösterecek sonucun çıkması için davayı etkilemeye bile çalışacaktır

Oysa çevrildiği haliyle muğlak idarecilik ihtirası olan bir ordu departmanı görevlisinin davaya dahlinden başka bir şey yok. Bir de tabi sonradan hiçbir yere gitmeyecek olan derin devlet iması var.

Görüldüğü gibi DA çevirisinin doğru yapılması ile yanlış yapılması arasında hikayenin geri kalanını okurken alınacak tat ve oluşacak beklentiler açısından çok büyük fark var. Fazla ipucu vermeden söyleyeyim ki Kline'ın bu davaya duyduğu ihtiras kahramanımız Gurney ile olan ilişkisini şekillendirecek. Yani yazdıklarım sadece faraziyeden ibaret değil.

Tüm bu iki harfin yanlış tercümesi çok kolaylıkla engellenebilirdi.

Eğer çevirmen çeviri yaptığı dile ve kültüre daha hakim olsaydı

Eğer çevirisini değerlendirip düzeltecek konuya ve kültüre hakim bir editör ile çalışsaydı

Eğer yayınevi çevirmene ve editörlük hizmetlerine yeterli yatırımı yapsa ve özeni gösterseydi.

Belki ortalama bir polisiyeden bahsediyoruz ama her şeye rağmen özenli bir çeviri beklemek hakkımız değil mi?

5 comments:

  1. İlginizi takdir ettim, aynı yayıncıyla çalışmış bir çevirmen olarak koşulların tahmin ettiğiniz kadar, hatta daha bile, kötü olduğunu söylemeliyim. Çoğu yayıncının "ucuz ve kalitesiz çeviriye RAĞMEN çok satmak" amacıyla doğması acı ama gerçek. Cemile hanımı tanımıyorum ama yer yer acımasız olan eleştirinizin yapıcı olacağını da düşünüyorum. Özenli bir çeviri beklemeniz en az çevirmenin emeğinin karşılığını beklemesi kadar hakkınız. Fakat unutmayalım ki her sektörde olduğu gibi bu sektörde de bir olgunlaşma evresi var. İşinizin kalitesi, size tanınan şanslarla, deneyimlerinizin niceliğiyle doğru orantılı olarak gelişir. İlk çevirilerin "heba" olduğunu inkar etmek yersiz olur. Ben ilk işlerdeki eşiğin akıcılık ve anlamda bulanıklık sorunlarını gidermek olduğunu düşünüyorum. Sırların daha derinine girmek, tespit ettiğiniz dikkat çekici sorunları en en aza indirmek, yani çevirmenin de duyarlılığının artması daha sonraki aşamalarda,yavaş yavaş gerçekleşir. Ayrıca süreç hakikaten çok sıkıntılı.
    Teşekkürler

    ReplyDelete
  2. Şu sıralar bahsi geçen kitabı okuyorum, az önce de anlattığınız bölümü okumuştum. Ve kesinlikle okurken ordunun cinayetle ne alakası var diye epey bir takıldı kafama. Ama bu kadar ciddi bir hata olacağı aklıma gelmemişti. Sonra kitapla ilgili ne gibi yorumlar yazılmış diye araştırırken yazınıza rastladım. Ve size çok teşekkür ediyorum bu yazıdan dolayı. Kitabın geri kalanını anlamam için epey faydası olacak.

    ReplyDelete
  3. oZGe,

    Kitabı okumana yardımcı olmak sevindirdi beni. Kontrol etmedim gerçi ama kitabın yeni baskılarında kimi çeviri yanlışlarının düzeltildiğini söyledi bir arkadaşım. kimi yanlışlar sadece keyfe keder tatsızlıklarken kimileri ise tüm hikayenin akışını etkiliyorlar. Umarım düzeltilenler böyle yanlışlarıdır.

    ReplyDelete
  4. merhaba;
    kitabı bugun bitirdim ve gereksiz detaylara yer verildigini düşnüyorum ben... toplam 100 sayfada olay gayet güzel antalıtabilirmiş..
    ilk ve son 50 sayfa haricinde gerçekten çok sıkıldım okurken...
    ancak güzel bir sinema filmi olabilecegini düşünüyorum...
    sanırım hollywood bu kitabı es geçmeyecektir...
    gelelim şu çeviri hatasına...

    benim elimdeki kitap; 1. baskı.. ve 173. sayfada bahsettiginiz bölüm: Bölge savcısı sheridan Kline" diye fısıldadı." vali Kline olmak istiyor"... şeklinde çevrilmiştir.
    sizin elinizdeki hangi baskı acaba?

    ReplyDelete
  5. merhaba,

    bahsi geçen kitabı şu aralar okuyorum. bahsedilen yanlış düzeltilmiş. ancak okurken kimi yerlerde koptuğumu itiraf etmeliyim. bunun sebebi kitabın anlatım şekli de olabilir ama çeviri de kopmama yardımcı oluyor yer yer.

    ReplyDelete